21 Eylül 2017 Perşembe

Bir Haftasonu Kaçamağı: Yalova

Merhaba,

Bugünkü yazımda size İstanbul'a çok yakın, haftasonu kaçamağı yapabileceğiniz bir yer olan Yalova şehrinde yapabileceğiniz birkaç aktiviteden bahsedeceğim.


1) Yalova Termal

Yalova termal, dedelerimizden bile duyabileceğimiz 2000 senelik bir kaplıca. Genelde ziyaretçileri yaşlılar ve Araplar olsada güzel bir yer olarak kalacak aklımda :) Yemyeşil doğası, bir çok havuzu, hamamı olan ve suyu sıcacık hiç çıkmak istemeyeceğiniz bir yer. Bence dinlenmek ve gevşemek isteyenler için tam da doğru adres.


Kaplıcalar, Yalova merkezden 15 dk. mesafede bulunan Termal ilçesine bağlıdır. İstanbul'dan gelecekler için idoyla Yalova merkeze geldikten sonra aracınızla ya da Yalova feribot iskelesinden Termal dolmuşlarını kullanarak gidebilirsiniz.

Buradaki ilk hamam Bizans İmparatoru Constantinus'a dayanıyor düşünün yani :) Daha sonra Osmanlı döneminde Sultan Abdülmecid yeni banyo ve köşkler yaptırmış. 2. Abdülhamit zamanında popüler hale gelmiş yabancılar tarafından gözde bir yer haline gelmeye başlamış.



Tesis devlete bağlı olup Sağlık Bakanlığı işletmektedir. 3 farklı otel bulunmakta, girişte yer alan ve büyük bir binası olan Termal otel, bahçeden geçtikten sonra arka kısımda kalan daha küçük olan Çınar otel ve apart daireler. Apart daireler ailenizle kalmak için rahat bir ortam. 

5 farklı banyo çeşidi olup istediğinizden yararlanabilirsiniz. Kaplıcalarda kalmayıp günübirlik gelmek isterseniz banyolardan yararlanmak için ücret ödemeniz gerekmektedir. Mesela hatırladığım kadarıyla Kurşunlu Banyo 40 tl. olup  masaj ve kese hizmeti de mevcuttur.



Güne bu doğa harikası yerde başlamak harika bir his. Yalova'nın bu kadar yeşil olduğunu gerçekten hiç tahmin etmemiştim. Biz baya memnun kaldık otelden de kahvaltısından da hee unutmadan ondan da kısacık bahsedeyim  kahvaltı veya  kahvaltı akşam yemeği seçenekleri mevcut.

Buraya kadar gelmişken kaplıcalara çok yakın olan Su Düşen Şelalesi'ne uğrayıp suyun sesine kulak verip bu muhteşem manzarada kaybolmanızı tavsiye ederim.

 2)Çınarcık Sahili:

Çınarcık beldesi kışın sessiz sakin yazın özellikle haftasonları İstanbul,Yalova, Kocaeli gibi yakın şehirlerden gelenlerle dolup taşan bir sahil yeri. Bana sorarsanız şirin Çınarcık'ta bir haftasonu denize girebilir, sahil kenarında bir şeyler içip gününüzü geçirebilirsiniz. Sevimli kafelerden tutun da salaş restorantlara her şeyi bulmanız mümkün.Denizi bir akdeniz değil taktir edersiniz ki, biraz soğuk ve ince kum filan hayal ama denize girmek isteyenler için bu kadar yakın olup değerlendirilmesi gereken bir yer.









3)Erikli Yaylası/ Şelalesi:

Çınarcık'tan sonra Teşvikiye Köyü'ne ilerleyip köyün içinden Erikli Yaylası'na ulaşabilirsiniz.

Çadır kampı yapanlar mı ararsınız doğa yürüyüşü yapanlar mı şelalenin soğuk suyuna kendini bırakanlar mı :) Görülesi bu yerde şelaleye ulaşana kadar 15-20 dk. yürümeniz gerekiyor. Değiyor merak etmeyin dönüşte açık havanın da etkisiyle karnınız zil çalmaya başlıyor. Tahta piknik masalarına oturup suyun içinde ayaklarınızı şıpırdatırken mideniz de bayram edecek:) Hem göze hem gönlünüze hoş gelen bir gün için bu seçeneği atlamayın derim aa dostlar :)

Kuş sesleri su sesine karışan yaylada huzur dolu anılarla bol oksijen depolayıp yeni haftaya harika hissederek dinç şekilde döneceksiniz.




Uzaklardan selam olsun :D

30 Ağustos 2017 Çarşamba

Şirin Kasaba: Safranbolu

Merhaba,

Karabük'e yolumuz düşünce Safranbolu'yu görmeden olmazdı. Az bir zamanımız olduğu için ayrıntılı gezemedik (hava da çok soğuktu nisanda kar yağdı, çok şanslıyımdır bu konularda) fakat Safranbolu çarşısı, Safranbolu evlerini görme şansımız oldu. Ben bu şirin yere bayıldım.



1994 yılından beri Unesco Dünya Miras Listesi'nde yer alan Safranbolu hem tarihi hem doğal güzellikleriyle turistlerin ilgi odağı.
Basamak şeklinde sıralı evleri, her evi görebileceğin şekilde tasarlanmış olması çok güzel bir manzara açığa çıkarıyor. Yukarıya tırmanınca Hıdırlık Tepesi'nden manzara tam fotoğraflık:) Biz de havanın buz gibi olmasına aldırış etmeden bol bol fotoğraf karesi yakaladık.


Alt katı taştan diğer katları ahşaptan yapılan evlerde üç nesil beraber yaşarmış. Her evde orta kısımda geniş bir salon yer alır diğer odalar salona açılırmış. Odaların her birinde bir çekirdek aile yaşıyormuş.



18. ve 19. y.y. lardaki Türk evlerinin mimarisi, işçiliği, dizaynını yansıtan Safranbolu evlerinin bir çoğu otel, kafe veya restoran olarak günümüzde kullanılmakta.
















Hayat akarken,  zaman geçerken sanki buraya uğramamış gibi ... Bozulmayan bir şeylerin hala var olduğunu ispatlarcasına bu şirin yerin varlığı ...Çok dinlendirici, hafta sonu rotası olarak çok uygun bir yer, uğrayıp huzurun tadını çıkarmaya davet ediyor adeta.




Safranbolu Çarşı'sında her aradığınızı bulmanız mümkün. Eski bıçaklar, antika eşyalar...Özellikle ülkemizde meşhur olan Safranbolu lokumu buraya gitmişken tadılmalı. Hediye olarak ne alabilirim diye düşünenler için  en iyi seçeneklerden biri. Birbirinden farklı lokum markaları ve lokum çeşitleri bulunuyor. Yerlilerinden ve araştırmalarımızdan öğrendiğimize göre en taze ve lezzetlilerden biri Safrantat markasına ait olanmış.  İçerisinde safran bitkisi bulunan safranlı lokumu ve çifte kavrulmuş lokumunu tavsiye ederim. Türk kahvesi eşliğinde çarşısında içilmeli.














Her dükkanın önünden geçerken lokumla karşılıyorlar sizi benden uyarması kilo almanız kaçınılmaz bu kısa kaçamakta.

Ayrıca  türk kahvesi sunumu göz dolduracak cinsten burada. Türk kahvesi yavaş yavaş pişirilmekte böylece aroması baya iyi olmaktadır. Yanında tabiki olmazsa olmaz lokumumuz, suda damla sakızı, osmanlı şerbeti ile  birlikte ikram ediliyor. Rituel haline gelmiş bu sunum çok hoşuma gitti benim:) Avrupalıların Filtre kahvesi varsa bizim de türk kahvemiz var :) İyi ki de var.



Safranbolu civarında yer alan Kristal Teras, Tokatlı Kanyonu ve İncekaya Su Kemeri diğer görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Bizim hem zamanımız olmadığı  hem de hava çok soğuk olduğu için merkez dışında yer alan bu tarihi ve doğal manzaralardan yoksun kaldık. Bir başka sefere diyerek bu huzur dolu yerden buruk bir şekilde ayrıldık.

Başka bir yol macerasında görüşmek üzere.

Sevgiyle kalın.





21 Haziran 2017 Çarşamba

VİYANA'DA OBURLARA ÖNERİLER


VİYANA'DA YEME İÇME REHBERİ

Orta Avrupa şehirlerini gezerken  2 gün de Viyana'ya ayıralım dedik. Nisan ayında kar yağacağını tabiki hesaplayamazdık. Viyana'da  karasal iklim hakim olduğu için kışın soğuk oluyor bunu biliyorduk, şansımıza baharda da gayet soğuktu. Hava koşullarından dolayı not aldığım hiçbir şeyi yapamadan döndük ama moral bozmak yok. Yapabileceğimiz bir şey olmadığına göre biz de bu havada yapılabilecek ne var ne yok diye düşündük.




Viyana'nın ne ünlü saraylarını ve bahçelerini görebildik ne de açık havada gezilecek parklarında keyif yapabildik. Yedik,içtik, mekanlarını keşfettik. Buyrun keşfettiğim yerlere:

Cafe Central

Beni en çok etkileyen cafe&restaurantlardan birisi Cafe Central oldu.İç mimarisi, süslemeleri, avizeleriyle Rönesans çağındaydık sanki:) 1800lü yıllardan olan yapıyı çok çok beğendik.Tarihi binası önce sizi etkiliyor sonra klasik müzik çalan insana huzur veren atmosferi. Bir çok ünlü sanatçının buranın müdavimi olduğunu düşününce insan tarihin izlerinde kayboluyor. Her yerde olduğu gibi burada da turist çok fazlaydı. Viyana'da meşhur olan snitzeli burada tatma fırsatımız oldu gayet başarılıydı tam not aldı benden.









 Kahvaltı için en doğru adres: The Breakfast Club





Sadece kahvaltı mekanı olan yer lezzetleriyle bir hayli ünlü olmalı ki küçücük olan mekanda son kalan masayı kapabildik. Zaten 4-5 masa bulunuyor. Burası gayet salaş bir mekan. Sadece iki kız çalışanı olan mekanın kendi gibi çalışanları da samimiydi. Farklı kahvaltı menüleri ile inanılmaz keyifli başladık güne.Değişik omletler tattık. Doyan karnımız şenlendiği gibi plaktan çalan müziklerle de kulağımızın pası silindi desek yalan olmaz. Mutlaka uğranmalı.
Adres: Schleifmulgasse 12








Demel Pastanesi: 


Demel Pastanesi 


Her zaman dolup taşan Viyana'nın en eski pastanelerinden biri olan Demel pastanesine girdik fakat birinci kattan başlayan ikinci kata uzanan (merdivenler dolup taşmıştı)sırayı görünce zamanımızda olmadığı için burada zaman geçiremeden ünlü tatlısından apfelstrudel adını asla söyleyemeyeceğim aslında bildiğin elmalı turta olan aldık ve havaalanında midemize indirdik. Tadı güzel miydi diye soracak olursanız tek kelimeyle muhteşemdi :) apple pie diyip geçmeyin:D


Apfelstrudel denemenizi tavsiye ederim





Bir kahve molası : Mozart Cafe

Bu cafe Viyana Opera binasının arkasında çıkıveriyor karşınıza. Kafenin içi çok güzeldi. Viyana'daki cafeler genel olarak aristokrat havasındaydı nasıl desem fazla şıktı.Tatlıları enfes görünüyordu.Tatlılardan Mozart Torte'si ve kahvaltıları da meşhurmuş. Tok olduğumuz için biz sadece Viyana'nın ünlü kahvesi Melange kahvesini deneyimledik. Tek kelimeyle bayıldık. Melange köpürtülmüş süt ve yoğun kahve tadının birleşimi, lattenin daha kahvelisi diyebiliriz.


Viyana'nın ünlü kahvesi Melange coffee

Mozart Cafe 'de türk kahvesi bulmak da mümkün

Mozart Cafe'nin tatlıları da meşhur





Bu güzel cafenin menüsünde türk kahvesini görünce pek bir mutlu olduk diyebiliriz :) genel de Avrupa'da türk kahvesi ve türk çayı bulmak baya güç.

Kahve için diğer bir adres: Hawelka Cafe






Diğer şık cafelerin aksine bohem bir havası var Hawelka'nın. Loş ışıklı ortam şehir merkezinde yer alıyor fakat garsonları hemen yiyip için gidin der gibiydi. Menü sorduğumuz garsonlardan biri bize şurada yazıyor diye köşede elle yazılmış tabloyu gösterdi. İlk kez gelen biri bunu nereden bilebilir ki kısacası çalışanların tavrını sevmedik. Melange Kahvesi güzeldi.





Kısacası Viyada'dan melange kahvesini yudumlamadan şinitzeli tatmadan dönmemenizi tavsiye ederim. Naschmarkt da değişik lezzetler deneyebilirsiniz. Bu başka bir blog konusu.

 Viyana hakkında önyargılı olan ben Viyana'yı tahmin ettiğimden daha çok sevdim.Neden mi?

Bir kere Viyana'daki yapıların özgün ve farklı mimarisi görülmeye değerdi. Ayrıca kahveyi çok seven biz için Viyana tam bir cennetti.O kadar ki Viyana 'da kaffeehaus diye bir kültür var.Kahve evleri,kahve yapımı ve sunumu bir sanat, bir hayat kültürü... Fırsatım olduğunda saraylarını dolaşıp State Opera House'da opera dinlemek için tekrar Viyana'ya gitmek dileğiyle ...

Gezerek kalın :)

Sitare








20 Haziran 2017 Salı

Budapeşte'de Nerede Kaldık?

Merhaba,

Bugünkü yazımda size Budapeşte'de kaldığımız evden bahsedeceğim. Budapeşte'ye gitmeyi düşünenler için iyi bir alternatif olabilir. Tuna Nehri manzaralı ev, yeşillikler içinde çok güzel bir yerdi. Evi airbnb'den bulduk fiyatı booking.com 'a göre çok uygundu. Otel odasından çok 1+1 ev gibiydi.




Kaldığımız yer merkeze yürüme mesafesinde değildi. Margit Hid tarafına yakındı. Merkezden 9 numaralı otobüsle geliniyordu çok sık geçtiği için günlük ulaşım kartı aldıktan sonra bir sıkıntı olmadı.  Yolculuk yaklaşık 20 dk. sürüyordu. Durak olarak mor hatta (Suburban 5 hattı) Tımar utca'daydı.


Metro &otobüs Hatları haritası


Bina 8 katlı bir apartmandı. Airbnb 'den bulduğumuz evin sahibi çok tatlı bir kadındı, gelmeden bir gün önce onla iletişime geçtik ve düşündüğümüzden de kolay bir şekilde anahtarı alıp eve girmeyi başardık:)  İlk airbnb tecrübemiz olduğu için nasıl kadına ulaşacağız vb. kaygıları taşıyorduk. Buluşacağımızı sanıyorduk hatta. Açık adres zaten vardı bizde binayı bulunca zile şifreyi girip kapıyı açtık.




Mutfakta mikrodalga, su ısıtıcı, kahve makinesi, sıvı deterjan, buzdolabı mevcuttu. Evin çok yakınında bir de market vardı. Alışveriş yapıp evde birşeyler hazırlamanız mümkün bu yüzden de çok sevdim burayı. Biz çok kullanamadık mutfağı da zamanımız az olduğu için fakat siz dışardaki yiyeceklerden emin olamıyor ya da yeni lezzetler keşfetmek yerine daha bildiğiniz şeyler yemek istiyorsanız tam size göre bir yer.





İki odası olan evin bir odasında çift kişilik bir yatak, televizyon ve bir koltuk bulunuyordu. Biz bu bölümü kullandık. Diğer odada (orayı çekmemişim) sadece iki tek kişilik yatak vardı, bu odadan bir balkona çıkılıyordu ve Tuna ve yeşillik manzaralı balkon gayet güzeldi. Bu manzarada bir kahve keyfi yapmadan gidemezdik :)


Mutfak





7 Mayıs 2017 Pazar

Tarihi Kaleleri ve Modern Kafeleriyle Gönüllere Taht Kuran Şehir: Bratislava

Slovakya 

Çekoslovakya bölünerek Slovakya ve Çek Cumhuriyeti ortaya çıktıktan sonra Prag'ın gölgesinde kalan Bratislava, Slovakya'nın başkenti olmuştur. Çek Cumhuriyeti sanayide, Slovakya ise tarımda gelişmiştir. Slovaklar kendilerini ''The country of good shepherd'' şeklinde tanımlıyorlar :)

Bratislava 

Bratislava, Slovakya'nın başkentidir. Viyana, Prag ve Budapeşte gibi turist çeken yerlere yakınlığı nedeniyle son yıllarda gelen turist sayısı artmış. 450 bin nüfusu olan başkentin eski şehri görülmeye değer. Yolumuzun üzerinde diye uğrayalım dedik, umduğumuzdan fazlasını bulduk. Avrupa kentlerine göre nüfusu az olduğundan huzur doluyor insan. Turistik yerler yakın olduğundan yormuyor insanı. Fiyatlar makul, eee daha ne isteyelim di mi? :)


Gezilecek Yerler: 

Bratislava eski şehri yani turistik alanı baya minik. 1 gün ayırırsanız yeter diye düşünüyorum. Küçük ve sevimli bir yer Bratislava. Eski şehirde dolaşmayı çok sevdik biz. Havasının kasvetli ve soğuk olduğu doğrudur, bizi de yağmurla karşıladı. Yine de cafeleri ve kaleleri görülmeye değer. Bir yerlerden dönüşte rotanıza ekleyin bir güncük, pişman olmazsınız.



St. Martin's Katedral
St. Martin's Katedrali

Old Bratislava'da St. Martin's Katedrali gotik mimari tarzı ile dikkat çeken yapılardan. Bu katedral Bratislava'nın en görkemli ve en önemli kilisesidir. 700 yıllık bir geçmişi olan kilisede Macar Krallarının taç giyme törenleri yapılırmış. Kulesinin 85 m. olmasından dolayı her yerden görünmekte olup Macar taçlarının replikasını kilisenin içinde görebilmeniz mümkün.



Most SNP (Slovak National Uprising )


New Bridge (Novy Most) turistlerin uğrak mekanlarından. Tuna Nehri, Bratislava Kalesi ve eski şehri gördüğü için manzarası görülmeye değer. İçerisinde UFO Restoran bulunuyormuş, bu mükemmel manzaraya bakarken bir şeyler atıştırabilirsiniz. Masa rezervasyonunuz yoksa kişibaşı 3,5 euroya girebilirsiniz. Biz bilmediğimiz için çıkamadık :( 


Urban House

Urban House Bratislava'yı sevmemi sağlayan 5 şeyden biri olabilir. O kadar beğendim ki yaşadığım yerde olsa her gün bıkmadan giderdim. Meşhur olan lavantalı kekinden yiyemedik çünkü kalmamıştı :( ama olsundu samimi ortamı, yardımsever garsonlarıyla aklımda hep güzel kalacaksın Urban House.
Kahveleri gayet güzeldi.




 Urban House  Adres: Laurinska 14


Devin Kalesi

Turistik yerler hep yan yana demiştim ya Devin Kalesi en uzakta olan ama bence muhakkak gidilmesi gereken bir kale. Zaten Bratislava'nın görülecek yerler listesinde, çoğu sitede, ilk sırada bulunuyor. Bratislava merkezinden otobüs kalkıyor ve 25-30 dk. sürüyor. Merkez dediğim UFO görünümlü köprüye doğru yürüyün, otobüslerin kalktığı bir yer göreceksiniz. Oradan (durağın adı Most UFO)  28 numaralı otobüse binmelisiniz. Yarım saatte bir gelmesi kötü yanı ama üzülmeyin hemen yakınında Moods Bakery&Coffee var. Bir kahve alıp otobüsünüzü bekleyebilirsiniz. Durakta geliş saatleri yazıyor . 
Devin Kalesi



Gerek kaleyi gerek çevresini görmeniz lazım. Kalenin bir yanında alabildiğine Tuna Nehri, bir yanında tek katlı bahçeli renkli evler, karşısında alabildiğine orman... Burada geçirdiğiniz zamanda kaledeki prens/prenses gibi hissedebilirsiniz eski zamanların birinde yaşayan :) Rüzgarı da olmasa kalabilirdim tüm gün. 
Tavsiye: 
  • Spor ayakkabı gibi rahat bir ayakkabı giyin yürüyüş yapmanız gerekecek kaleye çıkarken.
  • Hava güzel de olsa yanınızda ince bir hırka bulundurun, her yeri açık olduğu için bol rüzgar alıyor.





Buradaki evler bir harika dostum... Buranın adını Devin Köyü koydum. Devin köyünde yaşamak isteyenler parmak kaldırsın ☝





Devin Kalesi

Devin Kalesi karşıdan görünümü


Devin Kalesi yukarısı
Kaleye girişe 8 yıldır izin verilmiyormuş kayaların düşme ihtimaline karşı. Sadece bahçesinde dolaşıp, çıkarılan antik objelerin sergilendiği müzesini gezebilirsiniz. Giriş 2 euro.

Kale en önemli arkelojik kazı alanlarından biridir. M.Ö.5000 yıllarına dayanır, Roma İmparatorluğu döneminde askeri üs olarak kullanılmıştır. Günümüzde müze olarak turistleri ağırlamaktadır.



Devin Kalesi yakınındaki Bratislava evleri


Bratislava evleri



Bratislava evleri
Eski Şehir :


Primate's Palace


Primate's Palace: 18.y.y da yapılan binada Habsburg Kraliyet ailesinin yağlı boya portreleri, Kristal şamdan ve duvar halıları bulunuyor. Primate's Palace şehrin göbeğinde yer alıyor ve aynı isimli meydanı  (Primate Square), Old Town Hall ve Tarihi Şehir Müzesi hemen yanında.

Bahçesinde yer alan heykelde St. George'un üç kafalı bir ejderhayı katletmesi anlatılır. Binanın içerisinde "Aynaların Salonu" görülmesi gereken yerlerinden biridir. Bu oda 1805 tarihinde Avusturya ve Fransa arasında yapılan Pressburg Barış Antlaşması'nın imzalandığı yer olarak ün salmıştır. Şu an Bratislava şehir meclis toplantıları yapılmasının yanısıra çeşitli konser ve konferanslara ev sahipliği yapmaktadır.

Açılış Saatleri: 10.00-17.00 (Pazartesi hariç)
Fiyat: 3 euro
Adres: Primacialne Namestie 1

Old Town- Stare Mesto


Hlavne Namestie
Main Square (Hlavne Namestie) : Bratislava tarihi şehrin meydanıdır. Bu meydanda ''Old Town Hall''  u görebilirsiniz. Bu bina 15.yy. dan kalmadır ve ünlü saat kulesi burada yer alır. Town Hall altında çok popüler bir tünel bulunur.

Bratislava eski şehir sokakları..

Schone Naci Heykeli

Schone Naci Heykeli: Bu heykel gerçek bir adamın acıklı hikayesini anlatıyor. 19.yy. da yaşayan gerçek adı Ignag Lamar olan kişi Pressburg'da yaşamıştır. (Bratislava'nın eski adı) Ignag bir kadına aşık olur ve kadın onun hislerine karşılık vermez. Ignag bu hayal kırıklığıyla delirir ve insanlar sokakta karşılaştığı  her kadına çiçek verdiğini görürler. Sürekli şapka takan bu adamın heykeline,   Sedlarska Sokağı'nda rastlayabilirsiniz.



Bu dükkana bayıldım💜


Michael Kulesi


St. Michael's Tower 13.yy.dan kalan ve hala orjinal halini koruyan Bratislava'nın en eski binalarındandır. Alt kısmında yer alan Michael Kapısından geçtikten sonra çok lüks mağazaları görmeniz mümkün (Christian Dior, Prada, Louis Vuitton vb.).


Michael Kapısı


Paskalya olduğu için bu kadar boş sokaklar



Trinitarian Church
Trinitarian Church (Hurbanovo Namestie) : 18. y.y. da Barok stilinde tasarlanmıştır.



Martin's Katedral

Bratislava Kalesi
Bratislava  Kalesi

Bratislava Kalesi: Tarihi 9.yy. a dayanıyor, Taş Devri'nden beri yerleşim yeri olarak kullanılıyor. Kalenin bahçesinden Bratislava hatta Avusturya manzarasını seyretmeniz mümkün. Osmanlılar Budapeşte'yi ele geçirdiğinde Macar Kralı burada ikamet edermiş. 1800'lerde çıkan yangında mahvolan kale 1950'lerde tekrar inşa edilmiş ve şuanki görünümüne kavuşmuştur.
Bratislava Kalesi'nden Tuna Manzarası
Bratislava Kalesi bahçesinden şehir manzarası
The Slovak National Theater
The Slovak National Theater: İki Viyanalı mimar tarafından inşa edilen yapının tarihi 1920 yılına dayanıyormuş. Slovakya'nın en eski ikinci tiyatrosu olup Neo Rönesans stilindedir. Bratislava'nın  en şık ve çekici meydanlarından birinde yer almaktadır (Hviezdoslav's Meydanı). Şehir merkezinin kalbi burada atmaktadır, yürüyüş yapanlar, kitap okuyanlar, arkadaşlarıyla buluşanlar veya sadece oturup etrafı seyredenler buraya akın etmektedir.

Zamanınız varsa bu tiyatro binasına bilet alıp içerden de görmeniz mümkün. Biletler gayet makul olup 4-50 euro arasında değişmektedir, genellikle her gün bir etkinlik bulmanız mümkün.

Tiyatro resmi sitesi için : http://www.snd.sk/?home

Man at work ''Cumil''

Cumil : Logar kapağından çıkan, kolları ve kafası görünen bu heykel 1997 senesinde yapılmış. Bratislava'nın sembolü haline gelen bu  heykelin yapılış amacı 1805 senesindeki istilayı anlatıyor ve istila sonrası eski şehrin  tekrar gün yüzüne çıkmasını tasvir ediyormuş.






Foxford


Oturup birşeyler yiyip içebileceğiniz kitapçıları seviyorsanız burası tam da size göre bir yer. Eski şehirde modern dizayn edilmiş harika bir cafe. Biz buraya kahvaltı için 8 buçukta geldiğimizden sadece kahve içtik ve kruvasan yiyebildik. 10.00 da başlayan kahvaltıları efsane diye duyduk ama Viyana için yola çıkacaktık. O sebeple kahvaltılarından mahrum kaldık, bari ortamı koklayalım dedik. 









Getirdikleri yiyeceklerin  yanlarında küçük notlar geliyor, o kadar tatlı ki :) Garson kıza çevirttirdik Slovakçamız olmadığı için. Çalışanları çok samimiydi ve Slovak kızları gerçekten güzeller 😉

Foxford'un  üst katı sizce de çok güzel değil mi 
Üst katı çalışmaya  gelenler için harika bir ambiyans sunuyor. Renkli, çok samimi bir ortam..
Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği günün her saati için sağlıklı bir öğün bulmanız mümkün. Ev yapımı pudingleri ve kekleri meşhur (kendi tarifleriymiş) Erikli çikolatalı brownisi ve kremalı frambuaz & çikolatalı brownisi favori ürünlerinden. Tatlı ve ekşinin mükemmel karışımı insanı heyecanlandırıyor :)

Adres: Obchodna Sokağı, Postova Martinus tramway durağının yanı.

İnternet adresi: http://www.foxford.sk

Aslında kitapçı olan Foxford cafe benim en sevdiğim yerlerden oldu

İstanbul'dan Sevgilerle...
Mondieu Laboratoire : Dondurma laboratuvarı, önce ismine sonra dondurmalarına bayıldığım bir yer oldu. Bratislava'da 4 tane bulunan Mondieu'nün sadece 2 tanesinde dondurma bulunuyormuş. Veganista ismiyle sadece vegan dondurma yapıyorlar. İnek sütü yerine soya, yulaf veya hindistan cevizi sütü kullanılarak üretilen dondurmalar yüksek kalitede sağlıklı ürünler sunmayı amaçlıyor. Lavantalı dondurması geleneksel lezzetlerinden.




Burası adeta Dondurma Laboratuvarı 😋😋

Adres: Laurinska 4( city center)  and Bory Mall
Fiyatı: 1.90 euro / bir top

İnternet sitesi için : https://mondieu.sk 
Bratislava hakkında merak ettiğiniz diğer bilgilere ulaşabilirsiniz :http://www.welcometobratislava.eu